Tarihi dokusu ve keşfedilmeyi bekleyen sokaklarıyla Avrupa’nın hippi ruhunun öncü kentlerinden Berlin, Almanya’nın başkenti ve en büyük şehridir. Ülkenin kuzeydoğu tarafında bulunan şehrin nüfusu 6 milyon civarındadır. Ülkenin geçirdiği ağır savaşlardan nasibini alan Berlin, savaşların ağır tahribatlarını kısa sürede atlatmayı başarabilmiştir. Şehrin hikayesini gözler önüne seren mimari yapıları ile ön plana çıkan Berlin’de Prusya döneminden kalan saraylar, Hitler devrinin soğuk mimarisinin ürünü binalar, soykırım günlerinin sembolleri olan anıtlar, Soğuk Savaş yıllarını anımsatan kalıntılar ve müzeler, şehrin birleşmesini simgeleyen Brandenburg Kapısı ise dikkat çeken yapılardan.
Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra 1991 yılından bu yana Almanya’nın başkenti olan Berlin, aynı zamanda Londra, Paris ve Roma ile birlikte Avrupa’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden birisidir. Berlin, şehrin dört bir köşesine yayılmış mimari yapılarla tarihin izlerini sürerken, geleceği selamladığı modern yapılarıyla akıl almaz bir kontrast içerisinde sizlerin ziyaretini bekliyor.

Berlin’e Ne Zaman Gidilir?
Berlin Orta Avrupa ülkesi olduğu için takdir edersiniz ki kışın aşırı soğuk oluyor, eğer soğukta gezmeyi sevmiyor ve gün ışığından daha fazla yararlanmak istiyorsanız kesinlikle yaz ve bahar aylarında tercih etmelisiniz. Kışları sert ve soğuk geçen Berlin bulunduğu coğrafi bölgeden dolayı inanılmaz bir rüzgara sahip, bu da kışın gezmeyi oldukça güç kılıyor. Yaz ayları ise ılık ve güneşli geçiyor. Yıllık ortalama sıcaklık 11 derecelerde seyrederken ortalama yağış ise 588 mm civarında.
Biz Şubat başında gitmemize rağmen hava şansımıza çok güzeldi, soğuk olmasına rağmen neredeyse tüm günlerimiz güneşli olduğu için biz Berlin gezimiz sırasında çok keyif aldık. Yine de siz bizi dinleyip kışın yapacağınız Kuzey ve Doğu Avrupa seyahatlerinizde valizinize içlik, atkı-şapka, kalın giysi ve kuvvetli bir bot koymadan yola çıkmayın.

Berlin’e Ulaşım
2019 Mayıs ayında Pegasus’dan aldığımız kampanyalı biletlerimizle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Berlin Schönefeld Havalimanı’na yaklaşık 3 saatlik bir uçuşla ulaştık. Türkiye’den Berlin’e Pegasus ve Türk Hava Yollarının direkt uçuşları ile gidebileceğiniz gibi, yakın çevre şehirlerine uçarak oradan otobüs veya tren ile de ulaşım sağlayabilirsiniz.

Berlin Para Birimi ve Para Çevirme
Berlin’de para birimi olarak çoğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi Euro kullanılmakta. Dolar ve TL ile alışveriş yapılması pek olası değil. Uluslararası bankamatiklerden para çekebileceğiniz gibi, şehir merkezindeki döviz ofislerinden de çok rahat bir şekilde para çevirebilirsiniz. Ayrıca kredi kartı hemen hemen her yerde geçerli.

Berlin Havalananı-Merkez Arası Ulaşım
Berlin Schönefeld Havalananından şehir merkezine gitmek oldukça kolay. Şehir merkezine 18 km mesafedeki havalananından tren, S-Bahn, belediye otobüsü, taksi, Uber ve kiralık araç seçenekleri ile ulaşım sağlayabilirsiniz. En yaygın kullanılan yöntemleri aşağıda anlatıyor olacağız:
- Tren: Almanya demiryolunu en aktif kullanan ülkelerden biri olduğu için doğal olarak ülkenin demir yolları çok gelişmiş. Schönefeld Havalananı Tren istasyonu havalimanı çıkış kapısının hemen bitişiğinde bulunuyor. Şehir merkezine giderken kullanabileceğiniz en hızlı yol is Airport Express olarak adlandırılan Regional trenler (RE7 ya da RB14). Her yarım saatte bir kalkan bu trenler ile Ostbhanhof (17 dk), Alexanderplatz (21 dk), Friedrichstrasse (24 dk), Haubahnhof (28 dk) ve Zoologischer Garten (32 dk) duraklarına kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.
- S-Bahn: Aynı şekilde havaalanından çıktığınızda S işaretini takip ederseniz yaklaşık 5-6 dk’lık bir yürüyüş ile Schönefeld S-Bahn istasyonuna ulaşıyorsunuz. S9 ve S45 hatlarıyla yaklaşık 45-50 dk gibi bir sürede şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Biz S9 hattını kullanarak Alexanderplatz’dan ulaşımlarımızı sağladık. Tek yön bilet fiyatı 3.6 Euro iken, günlük (ABC hatlarını kapsayan/havalananı dahil) bilet fiyatı 9.6 Euro.
- Belediye Otobüsü: Express olarak adlandırılan SXF1 otobüsü ile 20 dk içerisinde Südkreuz İstasyonunda olabilirsiniz. Buradan S2,25,41,42,46 ve 47 numaraları trenler ile şehrin her yerine ulaşmanız mümkün. Ayrıca 162 no’lu otobüs ile Adlershof, 171 no’lu otobüs ile Neukölln’e ulaşım sağlayabilirsiniz.
- Taksi: Berlin gibi düzenli ve sistemli bir şehirde bu kadar çok ulaşım aracı varken taksiye çok ihtiyaç duymayacaksınız. Ancak işiniz acele ve zaman kaybı yaşamak istemiyorsanız taksiler hizmetinize hazır. Havalananı kapısında bekleyen taksileri ile şehir merkezine gideceğiniz noktanın mesafesine göre ortalama 40 ile 60 Euro arasında bir ücret ödeyerek ulaşımınızı sağlayabilirsiniz.

Berlin Şehir İçi Ulaşım
Şehir içi ulaşım seçeneklerinin fazla olması Berlin’i keşfetmek isteyen gezginlerin işlerini bir hayli kolaylaştırıyor. ‘The Berliner Verkehrsbetriebe’ Berlin içerisindeki demir yollarını, U-Bahn (metro), Strassenbahn (S-Bahn), otobüs ve tramvay ağı ile bazı feribot hatlarını yürüten ve kontrolünü sağlayan firmadır. Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu ulaşım yollarından tek bir bilet ile yararlanabilirsiniz. Bilet fiyatları Berlin içerisindeki bölgelere göre değişiklik göstermekte. Eğer sadece şehir içinde yararlanacaksanız AB bölgelerini kapsayan bileti almanız yeterli iken, havaalanı ve şehir merkezi dışında kalan kısımlar için ABC bölgelerini kapsayan bileti satın alabilirsiniz. Güncel bilet fiyatlarını aşağıda bulabilirsiniz. Ayrıca S ve U-Bahn haritasını da aşağıya bırakıyoruz:
| AB Zone | ABC Zone | |
| Tek Yön Bilet (120 dk geçerli) | 2.9 € | 3.6 € |
| Günlük Bilet (Ertesi gün 03:00’a kadar geçerli) | 8.6 € | 9.6 € |
| 7 Günlük Bilet | 34 € | 41 € |
Berlin’de Konaklama
Booking, hotels.com, Airbnb gibi siteler üzerinden online rezervasyon yaparak konaklamanızı ayarlayabilirsiniz. Berlin konaklama açısından diğer Avrupa şehirlerine göre biraz pahalı ama her zaman olduğu gibi otellere ve hostellere ne kadar erken rezervasyon yaptırırsanız aynı oda için ödeyeceğiniz miktar son anda yapılan rezervasyonlara göre daha düşük olacaktır.
3 gece kaldığımız Berlin’de biz Potsdamer Platz meydanına çok yakın olan 4 yıldızlı Mövenpick Berlin otelde kaldık. Check Point Charlie ve Potsdamer Platz’a (Sony Center’ın bulunduğu meydan) yürüme mesafesinde olan otelin hemen yanında Anhalter S-Bahn istasyonu ve U-Bahn istasyonu bulunmakta. Bu sayede şehrin her bölgesine ulaşımınızı çok kolay ve kısa sürede gerçekleştirebilirsiniz.
Açık büfe kahvaltısı çok çeşitli ve lezzetli olan otel özellikle yatak ve yastıklarının rahatlığı ile ön plana çıkıyor. Bizim kaldığımız ‘Sleep Room/ Uyku Odası’ isimli odada yatak ve yastıkların rahatlığını kesinlikle deneyimlemeniz lazım. Yatak başlarındaki yatak ayarı ile kalça ve omzunuzun denk geldiği kısımların ne kadar sert ve yumuşak olmasını kendiniz ayarlıyor, oda içerisindeki ışık ve ısı miktarını kendi isteğinize göre manuel ayarlayabiliyorsunuz. Ayrıca uyku göz bantları ve iyi geceler çikolatası uykunuza tatlış bir son nokta koyuyor. Rahat, konforlu, merkezi ve harika bir kahvaltı beklentinizi fazlasıyla karşılayacak Mövenpick Berlin’de konaklama yapmak için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli:
https://www.movenpick.com/en/europe/germany/berlin/hotel-berlin/overview/
Berlin Gezilecek Yerler
Berlin bize göre üç günü hak eden bir şehir. Gezilecek yerler birbirine çok yakın olmasına karşın çok fazla olmasından dolayı ve özellikle önemli birkaç müzesine girecekseniz iki güne sığmıyor. Berlin ’de ana gezilecek yerler ise şu şekilde:
Berlin Tarihi ve Önemli Eserler
- Brandenburg Gate: 1791 yılında inşa edilen ve günümüzde Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmeninin sembolü olan Brandenburg Kapısı, kentin önemli binalarına ev sahipliği yapan Pariser Platz’da yer alıyor. Yeni yıl kutlamaları gibi önemli günlerin etkinlikleri burada yapılmakta olup her daim kalabalık olan bir yer. Hemen yanında devasa şehir parkı Grober Tiergarten, yürüme mesafesinde ise Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı ve Reichstag yer alıyor.

- Berlin Cathedral: Müzeler adası girişinde bulunan ve İtalyan Rönesans stili ile inşa edilmiş görkemli Protestan Katedrali Berlin’de turistlerin vazgeçilmez noktalarından biri. 1895 ve 1905 yılları arasında eski barok katedralin yerini alması için Julius Raschdorff tarafından inşa edilmiş bu yapı eski ve daha önce yapılan tüm binalara göre çok daha büyük ve görkemli inşa edildiği için Roma’daki St. Peter’s Katolik Kilisesine rakip olarak görülmektedir. Özellikle Katolikler ve Protestanlar arasındaki Otuz Yıl Savaşları zamanlarından ve Protestan inanç tarihinden beslenmiş duvar resimleri, freskler, heykeller ve ünlü imparatorların mezarları görülmeye değer.

- Reichstag Building: Federal hükumetin Berlin’de temsil edilmesi kararı verildikten sonar uzun yıllar ayakta kalan Mauersreifen binası Berlin Duvarının tam ortasındaki bölgede yer alıyordu. Günümüzde modernleştirilmiş yapısı ve cam kubbesiyle dikkat çeken Reichstag binası Almanya tarihinin en önemli yapılarından biridir. Berlin’de ücretsiz olarak gezebileceğini bu yapıya rezervasyon şart. Gitmeden mutlaka aşağı koyduğumuz linkten rezervasyon yaptırmalısınız. Aksi takdirde inanılmaz bir mimariye sahip cam kubbesinden mükemmel Berlin manzarasını izleyemeyecek, II. Dünya Savaşı hakkında bilinmeyen detayları kaçıracaksınız.
- Holocaust Memorial: Berlin’de ücretsiz olarak gezebileceğiniz bir diğer yapı ise Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı. Basit bir tasarım olmasına rağmen adandığı yaşanmışlığın gücünden ve sanatçının vermek istediği mesajdan ötürü inanılmaz heybetli ve etkileyici bir yapı. Bulunduğu alanın büyüklüğü ile savaş sırasında katledilen insan sayısının çokluğuna, küçüklü büyüklü beton taşlar ile yaş farkı olmadan herkesin öldürülmesine dikkat çeken eserin labirentlerinde kaybolurken II. Dünya Savaşı’nın acılarını hissetmemek imkansız.

- East Side Gallery: Üzeride gözetleme kulesi olan Batı Almaya ve Doğu Almanya’yı ikiye ayıran 46 km’lik bir duvar. Günümüzde bu duvarın kalıntıları üzerine Dünya’nın dört bir yanından gelen sanatçılar özgürlüğün kazanılması anısına 100’den fazla grafiti eseri bırakarak Dünya’daki en büyük açık hava galerinden birine ev sahipliği yapmaktan. Evet yaklaşık 1.3 km’lük gerek politik, gerek siyasi, gerek dünya barışı konularını ele alan birbirinden Güzel eserlerin bulunduğu bu duvar ‘East Side Gallery’ olarak adlandırılmakta.

- Kaise Wilheim Memorial Church: Berlin’de II. Dünya Savaşı’nın en önemli hatıralarından biri, Kaiser Wilhelm Memorial Church. Burası savaş sırasında bombalama sonucu yıkıldığı için ‘’Yıkık Kilise’’ olarak da biliniyor. O dönemde yaşanan acıları unutmamak için restore olmayan yapılarda biri. Berlin Zooloji Bahçesi’ne yürüme mesafesinde olan kiliseye Potsdamer Platz’dan 200 no’lı otobüs ile ulaşım sağlayabilirsiniz.
- Charlottenburg Palace: Şehir merkezinin biraz dışarısında yer alan ve kentin en gösterişli saraylarından biri olan Charlottenburg Sarayı, resmen yağlı bir tabloyu andırıyor. Barok tipte tasarlanmış Fransız bahçesiyle Almanya’da bir ilk olan Charlottenburg Sarayı, günümüzde müze olarak kullanılıyor. Saray sınırları içerisinde bir belvedere, mozole, tiyatro ve bir köşk bulunuyor. Spandauer Damm üzerinden ilerlediğinizde bu müzeyi görmemeniz imkansız.
- Berlin Victory Column: Güvertesinden şehrin ve Tiergarten’ın inanılmaz manzarasını izleyebileceğiniz ikonik Berlin Zafer Anıtı 19. yy’daki savaş sırasında Prusyanların kazandığı zaferleri onura etmek için inşa edilen bir anıt.

- Church of St. Nicholas: 16. Yüzyılda inşa edilen bu kilise şehrin en eski kiliselerinden biridir. Berlin’deki çoğu katedral ve kilise gibi girişi ücretli olan yapının ilginç ikiz kuleleri ve sahip olduğu akustik yapısı dikkat çekiyor.
- Berlin TV Tower: Halk arasında Fersenhturm olarak bilinen ve epeyce uzaklardan görülen 368 metrelik bir yapı olan Berlin TV kulesi, Berlin’in en yüksek binası. 1960’lı yıllarda yapılan ve kentin 360 derecelik panoramik manzarasını izleme fırsatı sunan kuleyi, Berlin Welcome Card ile ziyaret ettiğinizde %25 indirim kazanıyorsunuz. Ünlü Alexanderplatz meydanında bulunan TV kulesinin içerisinde ayrıca bir restoran var. Biz Reichstag binasının üzerinden izlediğiniz Berlin manzarasını tercih ederiz. Ama tabi ki seçim sizin.

Berlin Meydanlar
- Gendarmenmarkt Square: Berlin’in en Güzel meydanlarından biri olan Gendarmenmarkt bizim Berlin’de en sevdiğimiz yer oldu. Kentin kalbindeki alışveriş caddesi Friedrichstrasse’nin yakınlarında yer alan bu meydan içerisinde Konser Binası, Alman Katedrali ve Fransız Katedrali bulunmakta.

- Alexanderplatz Square: Şehrin en merkezi meydanı ve ünlü TV kulesinin bulunduğu bölge Alexanderplatz. Şehir merkezinde alışveriş yapmayı düşünüyorsanız burası sizin için ideal. Klasik markaların yanı sıra Avrupa’ya özgü markaları bulabileceğiniz ünlü alışveriş merkezi Alexa burada yer alıyor. Ayrıca outlet cenneti olarak adlandırılan neredeyse Avrupa’nın hemen her yerinde gördüğünüz TK-Max mağazası da burada. Almanya’nın en ünlü terlik markası Birkenstock ve uygun fiyatlı ürün seçeneklerini bulabileceğiniz Primark mağazası da bu meydanda yerini almış durumda. Berlinlilerin şehir merkezinde buluştukları bölge ve turistik açıdan önemli bir yer olması açısından her daim kalabalık olduğunu da hatırlatalım.
- Potsdamer Platz: Berlin’de alışveriş ve eğlence denilince akla gelen ilk yer burası. Mimari yapısı ile görenleri kendisine hayran bırakan Sony Center elektronik dünyası ile ilgili olanlar için adeta bir cennet. Berlin’in en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Mall of Berlin’de meydana sadece 2-3 dk’lık bir yürüyüş mesafesinde. Sony Center’ın hemen önünde Berlin Duvarından kalıntıları görebileceğiniz gibi, tam ortasındaki Bahnof istasyonundan da şehrin dört bir köşesine ulaşım sağlayabilirsiniz.

- Kurfurstendamm Avenue: Batı Berlin’in merkezi Kurfürstendamm, şehrin 80’lerdeki yüzünü gezginlere gösteriyor. Berlin Zooloji Bahçesi ve Berlin Akvaryumu yakınlarındaki bu meydanda alışveriş yapabilecğiniz birçok farklı mağaza var.
- Kreuzberg: Berlin seyahatiniz sırasında en az yabancılık çekeceğiniz yer Kreuzberg. Burası için mini Türkiye diyebiliriz. Berlin’de yaşayan Türklerin çoğunluğunun yaşadığı ve neredeyse her restaurant ve mağazanın Türk olduğu bu bölge aynı zamanda alışveriş yapabileceğiniz bölgelerden birisi. Özellikle ikinci el ürünler satan dükkanlara bakabilirsiniz.

- Neukölln: Berlin’in en kozmopolit bölgelerinden Neukölln günümüzde şehrin en hipster bölgelerinden biri. Doğu kültüründen insanların yoğunlukta yaşadığı bu bölgede uygun fiyatlı seçenekler bulmak mümkün. Civarda birçok café, restaurant ve pub bulunuyor. Alışverişinizi yaptıktan sonar soğuk bir şeyler içerek dinlenmek isteyenler, burada keyifli vakit geçirebilirler
Berlin Müzeler
- Museum Island: Museumsinsen ya da Museum Island olarak geçen Müzeler Adası, ismini bulunduğu konumdan ötürü almış. Spreeinsel’in kuzey ucunda, Spree nehri üzerindeki bu ada Unter den Linden caddesinin sonunda bulunmaktadır. 1841 yılında inşa edilen kompleks bu kısmı Kral Frederick Willam IV tarafından sanat ve bilim merkezi olarak hayata geçirilmiş. UNESCO tarafından 1999 yılında İnsanlığın Kültürel Miraslarından biri olarak adlandırılan komplex içerisinde 5 adet müze ve bir adet katedral bulunmaktadır. İçerisinde bulunan müzeler ise şu şekilde:
- The Altes Museum
- The Neues Museum
- The Alte Nationalgalerie
- The Bode Museum
- The Pergamonmuseum

- Checkpoint Charlie Museum: II. Dünya Savaşı’ndan sonra şehrin ikiye bölünerek farklı yönetimler tarafından idare edilmesi ile birlikte Doğu Berlin, hayatında Doğu Almanya Demokratik Cumhuriyeti olarak devam ederken Batı Berlin Federal Almanya Cumhuriyeti bölgesinde kalmış. O zamanlar bu iki bölge arasındaki geçişler kontrol altında ve sadece üç askeri noktadan yapılıyormuş. Check Point Charlie noktası da işte bu üç noktadan biri. SSCB’nin dağılmasının ve Almanya’nın birleşmesinin ardından Doğu Almanya’nın hatıralarını görmek isteyenler için Check Point Charlie hala yerinde duruyor. O dönemlere dair daha detaylı bilgi sahibi olmak için Check Point Charlie müzesine giriş yapmalısınız.

- Topography of Terror: Girişi ücretsiz olan müze içerisinde Nazilerin işlediği suçlar hakkında bilgi alabileceğiniz gibi bu suçların kanıtlarını da kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Gün içerisinde ücretsiz rehberli turlara katılım sağlayabileceğiniz bu yapı haftanın her günü 10:100-18:00 arasında ziyaretçilere açık.
- Jewish museum: Berlin’deki Yahudi Müzesi Avrupa’nın öne çıkan kurumlarından biri. Sabit koleksiyonu, sergileri ve müze içerisinde sunduğu birçok etkinlik programları ile tarihe ve Yahudi kültürüne büyük katkı sağlayan bir tesisdir. İçerisinde bulundurduğu eserler kadar dış tasarımı ve yapısı ile de Berlin’in simgesel yapılarından biridir.
Berlin Park ve Bahçeler
- Tiergarten: Berlin’in en büyük şehir parkı olan Tiergarten, 2001 yılından beri şehrin koşturmasından ve gürültüsünden mola vermek isteyenlerin resmen kaçış noktası haline gelmiş kocaman bir park. 1830’lu yıllarda kraliyet ailesi için avlanma bölgesi olarak kullanılan park 210 hektarlık bir alana yayılmış durumda. İçerisinde bulundurduğu yeşil bitki ve ağaç çeşitliliği ile Berlin’in resmi oksijen merkezi. Özellikle bahar ve yaz aylarında uzun doğa yürüyüşleri, spor faaliyetleri ve keyifli bir piknik için tercih edebileceğiniz şehir parkına uğramadan dönmemelisiniz.
- Zooloji Bahçesi: Özellikle çocuklu ailelerin ziyaret etmesi gereken Avrupa’nın en çok ziyaret edilen hayvanat bahçelerinden Zoo-Berlin’de binlerce hayvan, çeşitli bitki ve çiçek örnekleri ve doğal ortamın getiriği huzur sizi bekliyor. Burası hayvanların ihtiyaçlarına göre özenle şekillendirilmiş özel bir havalimanı. Hayvanat bahçesinin giriş ücretleri ise 2020 yılı itibari ile şu şekilde:https://www.zoo-berlin.de/en/tickets
Berlin’de Yeme-İçme
Berlin kozmopolit bir şehir olmasından ötürü uluslararası mutfaklardan çok sayıda örnekler bulabilirsiniz. Fransız, Alman, Hint, Endonezyan, İtalyan, Tayvan, Türk ve daha birçok ülkenin geleneksel mutfaklarından farklı lezzetler ile her damak tadına uygun bir mutfağa sahiptir Berlin. Öncelikle neler denemeniz gerektiğinden biraz bahsedip, daha sonrasında bizim deneyimlediğimiz restoran ve cafelerden bahsetmek istiyoruz. Çünkü dediğimiz gibi birbirinden farklı ve fazla yeni nesil cafelere ev sahipliği yapan bu şehirde yok yok. Özellikle sağlıklı yemek yiyebileceğiniz avacoda toast (avokado tost), salad bowl (salata kâsesi), acai bowl (bol proteinli meyveli yulaflı kâseler) içeren mekânlar ile burger yiyebileceğiniz mekânlar çok fazla ve popüler. Sığır eti ve sebze geleneksel kent mutfağının önemli bileşenlerinden. Patates salatası, kızartılmış ya da ham kıymalı ekmek ve siyah pudding şehrin ünlü yemekleri arasında. Döner ve sosis, şehrin her yerinde bulunabilecek uygun fiyatlı ve en popüle yiyeceklerden ikisi. Özellikle Currywurst (körili sosis) ile Gemuse Kebab (sebzeli döner) Berlin’de yeme-içme dünyasının yıldızı.
Ayrıca birçok bira fabrikasına ev sahipliği yapmasının doğal bir sonucu olarak Berlin’de sayısız bira çeşidi bulunmakta. Berlin ’ın en ünlü biraları Schultheiss, Engelhardt, Berliner Kindl, Hochschulbrauerei and the Berliner Weisse. Peki, biz hangi restoranları ve cafeleri deneyimledik?
1) Mami Camilla: Gittiğimiz yerlerde İtalyan restoranları deneyimlemeyi çok sevdiğimizden ötürü Berlin içerisindeki tercihimiz Mami Camilla idi. Pizzalarını deneyimlediğimiz restoranda domates soslu ve domates sossuz olmak üzere pizza seçeneklerini ayırmışlar. Biz tabi ki soslu olanları tercih ettik ve bugüne kadar yediğimiz en güzel pizzalar listesine girdi. Prosecco ve şarapları da çok leziz olan Mami Camilla’da tatlı olarak tiramisu tercih ettik. Küçük ve lezzetli bir yer olmasından kaynaklı çok kalabalık olan restorana mutlaka rezervasyon ile gitmelisiniz. Aksi takdirde kapıdan dönmek zorunda kalabilirsiniz.
2) Schiller Burger: Burası da adından anlayacağınız üzere bir burgercı. Özellikle dışarıda ev yapımı hamburger yediğimiz zaman etin lezzeti ve sinirlerinden ayrılmış olması bizim en dikkat ettiğimiz noktalardan biri oluyor. Schiller Burger’dan çok memmun ayrıldığımızı söylemek isteyeceğiz. Hem burgerları hem yanında yediğimiz tatlı patatesler o kadar lezzetliydi ki, ayrıca yanına mutlaka çalışanların önerdiği soslardan isteyin. Lezzeti dört dörtlük yapan son dokunuşu çok iyi biliyorlar.
3) House of Small Wonder: Gitmeden önce Berlin’de yeme-içme rehberlerine baktığımız zaman dekorasyonu ve yemeklerinin lezzeti ile ön plana çıkan mekanlardan birisi olan House of Small Wonder, bizi iç dekorasyonu ile tekrar Bali’ye götürdü. Biraz sıra beklememize rağmen kesinlikle yediğimiz en lezzetli avocado tostlardan ve kuruvasan sandviçlerden birini yediğimiz mekanda kahvaltı ve brunch servisi 10:00-16:30 saatleri arasında. 16:30-17:30 arasında sadece kek, pasta ve kahve seçeneklerini sipariş verebildiğiniz mekânda kesinlikle tek bir sandviç ya da öğle yemeği siparişi veremiyorsunuz. Daha sonrasında ise akşam yemeği servisine geçiş yapıyor. Saatleri bilerek gitmenizde fayda var, biz mutfak kapanmadan 16:20’de siparişlerimizi verebildiğimiz için çok şanslıydık.
4) Mustafa Demir’s Gemuse Döner: Daha önceden ‘Mustafa Gemuse’s Döner’ ismi ile Kreuzberg’de tek bir minibüsten hizmete veren ve önünde çılgınlar gibi kuyruk olan dönerci isim değişikliği ve farklı şubeler açmasından ötürü kulağa aynı kişi gibi gelmese de aslında aynı kişi arkadaşlar. Buranın hikayesini ve isim değişikliği sebebini lokallerden öğrendik ve şimdi sizinle de paylaşacağız.
Kreuzberg’deki popüleritesinden sonra Berlin’de diğer bir zincir olan ve kendilerine çok yakın bir yerde hizmet veren CurryWurst 61’in müşterilerini paylaşmak istememesinden ötürü 2 milyon dolara Mustafa Gemuse’s Döner’in isim hakkını ve yerini satın alması ile birlikte bizim bildiğimiz Kreuzberg’deki dönerci kapanıyor. Bizim Mustafa amcamız da kazandığı para ile dünyayı dolaştıktan sonra kalan parası ile soyadını ekleyerek Berlin içerisinde 3 farklı şube açarak Mustafa Demir’s Gemuse Kebab olarak hayatına devam ediyor. Bizce hala aynı lezzette ve kalitede sattığı dönerleri tatmaya değer. En popüler baget içerisinde sattığı gemuse döner (sebzeli döner) ise 4.5 Euro idi. 
5) Yaz Up: Özellikle kahvaltı ve brunch için gidebileceğiniz inanılmaz tatlı ve bir o kadar lezzetli ve kaliteli bir mekan Yaz up. Turistik yerlerin dışında kalan dha local bir yer olduğu için metro ile ulaşım sağlayabileceğiniz Yaz up’da iki kişilik continental kahvaltı seçeneği (bizdeki serpme kahvaltıya benziyor) 18.90 Euro. Ama gerçekten çok doyurucu ve dolu dolu gelen kahvaltıda yok yok. Ayrıca bagel sandviçler ya da avokado tostların fiyatı da merkezdeki popüler cafelere göre çok daha uygun fiyata.
6) CurryWurst 36: Vegan ve vegan olmayan seçenekleri ile Berlin’in en popüler sokak lezzeti köri soslu sosisi satın alabileceğiniz zincirleşmiş en popüler yer burası. Sosis yanında patates kızartması koyduruğunuz tabağın fiyatı 4.5 Euro. Geçiştirmelik ara öğün olarak yiyebileceğiniz lezzetli bir sokak lezeeti.
Berlin’de Alışveriş
Berlin’de birçok alışveriş caddesi bulunmakta ancak Kurfurstendamm (Kısaca Ku’damm) şehrin en önemli alışveriş caddesi. Her türlü markayı ve şehrin en iyi otellerini burada bulmak mümkün. Şehir merkezindeki bir diğer alışveriş caddesi ise birçok mağazaya ev sahipliği yapan Friedrichstrase. Genç ve bağımsız tarzda modayı sevenler için en iyi seçenekleri bulabileceğiniz Berlin şehir merkezinde birden fazla büyük alışveriş merkezi seçeneği de bulunmakta. Bunlardan KaDeWe Mağazası özellikle lüks markaları içerisinde barındırırken, Mall of Berlin (Potsdamer Platz’da) ve Alexa (Alexanderplatz’da) ‘da ise ortalama ve klasik mağazaları bulabilirsiniz.
Şehrin en merkezi meydanı ve ünlü TV kulesinin bulunduğu bölge Alexanderplatz. Şehir merkezinde alışveriş yapmayı düşünüyorsanız burası sizin için ideal. Ayrıca outlet cenneti olarak adlandırılan neredeyse Avrupa’nın hemen her yerinde gördüğünüz TK-Max mağazası da burada. Almanya’nın en ünlü terlik markası Birkenstock ve uygun fiyatlı ürün seçeneklerini bulabileceğiniz Primark mağazası da bu meydanda yerini almış durumda. Berlinlilerin şehir merkezinde buluştukları bölge ve turistik açıdan önemli bir yer olması açısından her daim kalabalık olduğunu da hatırlatalım.
Mitte’de özellikle, Neue Schönhauser ve Hackesche Höfe caddelerinde en trend butikleri bulabilirsiniz. Ayrıca görülmeye değer bir diğer ye rise Wittenbergplatz’daki Farmer’s Market.


