AMSTERDAM

Henüz beraber olmadığımız zamanlarda aynı okulun aynı dans kulübünde olmamızın da etkisiyle ikimizin de ilk yurt dışı seyahati farklı zamanlarda Hollanda’nın Başkenti Amsterdam’a olmuştu. Birimizin 8 yıl diğerinin 6 yıl önce katıldığı yarışma amacıyla düzenlenen  seyahatte gerçekten unutulmaz anlar yaşamıştık. Düşünün daha küçücüğüz, ilk heyecanımız, ilk turistik seyahatimiz.(Küçül de cebime gir dediğinizi duyar gibiyiz. 😀 Ancak ilk deneyimlerin yeri her zaman bir başka oluyor öyle değil mi?)  Önceki seyahatimize birlikte gidemediğimiz için, şu anki gezgin ruhu ve keşfetme tutkumuzla tekrar bu şehri görme heyecanıyla Pegasus kampanyasından uygun bilet bulunca hemen aldık . İyi ki de almışız bu biletleri. Her gidişimizde bizde bıraktığı etkiyi arttıran ve ileride işte burada yaşayabiliriz dediğimiz şehirlerden biri olan Amsterdam yaşam stili, sosyal ve kültürel olanakları, konumu ve barındırdığı doğal güzellikleriyle bizi bir kez daha büyülemeyi başardı. Lafı daha fazla uzatmadan gelin Amsterdam’ı biraz tanıyalım:

image00009.jpeg

Amsterdam Hakkında

1 milyonda fazla nüfusu olan şehir Hollanda’nın finans, kültür, sanat, turizm merkezi olarak biliniyor. Kuzey’in Venedik’i olarak da adlandırılan Amsterdam bu yakıştırmayı şehirde yer alan 1500’den fazla köprüye ve şehrin mimarisine borçludur. Kanalları, bisikletleri, parkları ile farklı bir atmosfere sahip olan bu şehir her yıl yaklaşık 4 milyon turist tarafından ziyaret edilmekte.

image00002

Amsterdam’a Ne Zaman Gidilir?

Amsterdam Kuzey Avrupa ülkesi olduğu için takdir edersiniz ki kışın aşırı soğuk oluyor, eğer soğukta gezmeyi sevmiyor ve gün ışığından daha fazla yararlanmak istiyorsanız kesinlikle yaz ve bahar aylarını tercih etmelisiniz. Ancak biz Kasım sonunda gitmemize rağmen hava şansımıza çok güzeldi, derece olarak soğuk olsa da neredeyse tüm günlerimiz güneşli olduğu için gezi sırasında oldukça keyif aldık.

image1

Eğer siz daha sıcak aylarda  gezmeyi tercih ediyorsanız
Hollanda’nın dünyaca ünlü lalelerini görmek için, lale sezonu olan Nisan ayını, daha da sıcak mevsimlerde gezmekten hoşlanıyorsanız yazı bir başka güzel olan bu şehrin  plajlarına gidebilir, parklarında keyif yapabilir ve havanın yaklaşık 23:00de kararmasını fırsat bilip tüm şehri çok daha detaylı gezebilirsiniz.

image00008

Amsterdam’a Ulaşım

2019 Mayıs ayında Pegasus’dan aldığımız kampanyalı biletlerimizle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Amsterdam Schipol Havalimanı’na yaklaşık 4 saatlik bir uçuşla ulaştık. Türkiye’den Amsterdam ’e Pegasus, Türk Hava Yolları ve diğer firmaların direkt uçuşları ile gidebileceğiniz gibi, yakın çevre şehirlerine uçarak oradan otobüs veya tren ile de ulaşım sağlayabilirsiniz.

image3

Amsterdam Havalimanı-Merkez Arası Ulaşım

Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan şehir merkezine gitmek oldukça kolay. Şehir merkezine 15 km mesafedeki havalimanından tren, belediye otobüsü, taksi, Uber ve kiralık araç seçenekleri ile ulaşım sağlayabilirsiniz.

Tren: Hollanda demiryolunu en aktif kullanan ülkelerden biri olduğu için doğal olarak ülkenin demir yolları çok gelişmiş. Schiphol Havalimanı Tren istasyonu havalimanı çıkış kapısının hemen bitişiğinde bir alt katta bulunuyor. Amsterdam’da tüm ulaşım sisteminin ana omurgasını oluşturan Amsterdam Merkez İstasyonu (Amsterdam Central Station), Amsterdam RAI (Konferans Merkezi) ve Amsterdam Zuid (Ticaret Merkezi) yönüne trenle ulaşmak mümkün. Tren biletlerini havalimanı çıkış bölgesindeki bilet makinalarından kredi kartı ile ya da istasyonda yer alan gişelerden satın alabiliyorsunuz. Kişi başı 4.5 Euro ödeyerek Amsterdam Merkez İstasyonuna 15 dk gibi bir sürede ulaşabilirsiniz.

image00003

Belediye Otobüsü: Amsterdam’da sistemli ve tıkır tıkır işleyen ulaşım sistemi hiçbir aksaklığın yaşanmaması sayesinde oldukça güvenli ve dakik bir hizmet sunuyor. Havalimanı’ndan Amsterdam’ın turistik meydanı Leidsplein’a 397 numaralı otobüsler ile kişi başı 6.5 Euro karşılığında ulaşım sağlayabilirsiniz. Eğer gün içerisinde şehir içi ulaşım ağlarından tramvay, metro ve otobüs hatlarını kullanacaksınız kişi başı 11.5 Euro karşılığında günlük biletlerden de satın alabilirsiniz. Biz ilk gün havaalanına yakın bir otelde kalmamızdan ötürü günlük bileti satın aldık.

Taksi: Amsterdam gibi düzenli ve sistemli bir şehirde bu kadar çok ulaşım aracı varken taksiye çok ihtiyaç duymayacaksınız. Ancak işiniz aceleyse ve zaman kaybı yaşamak istemiyorsanız taksiler hizmetinize hazır. Havalimanı kapısında bekleyen taksileri ile şehir merkezine gideceğiniz noktanın mesafesine göre ortalama 40 ile 60 Euro arasında bir ücret ödeyerek ulaşımınızı sağlayabilirsiniz.

image00021

Amsterdam Şehir İçi Ulaşım

Şehir içi ulaşım seçeneklerinin fazla olması Amsterdam’ı keşfetmek isteyen gezginlerin işlerini bir hayli kolaylaştırıyor. Sokaklarında keyifle yürüyebileceğiniz, güvenle pedal çevirebileceğiniz (burayı birazdan detaylı açıklayacağız, bazen o kadar da güvenli olmuyor :D). Şehrin toplu taşıma filosu modern araçlardan oluştuğu için gidilmek istenen yer ne kadar uzakta olursa olsun yolculuk sırasında hissettiğiniz konfor asla azalmıyor. Amsterdam’daki en yaygın ulaşım yollarını sırası ile sıralarsak:

image00001
1) Yürüme: Kuzey’in Venedik’i olarak adlandırılan Amsterdam’ı enine boyuna keşfetmek için en ideal yöntem, yürümek. Kanallar çevresindeki sokaklar başta olmak üzere şehir  merkezini tek başınıza ya da gruplara katılarak rahatça gezebilirsiniz. Gitmeden önce Amsterdam Free Walking (ücretsiz şehir turları) turlarını araştırarak yürüyüşünüzü şehrin tarihi ve kültürü hakkında bilgilendirici bir tura çevirebilirsiniz.

qmkpjzu9mgm74h3or4j8
2) Tramvay: Şehir merkezinin dışında kalan bölgelere gidecekseniz tramvayı kullanabilirsiniz. Amsterdam’ın Merkez Tren İstasyonu önündeki duraklardan farklı noktalara seferler düzenleniyor. Zaten tüm duraklarda tramvay ağlarını paylaştıkları çok açıklayıcı ve detaylı resimler var. Binmeden önce bu resim ve anlatımları da kontrol edebilirsiniz.

images (5)
3) Bisiklet: Yürüme ve tramvaydan sonra en fazla, hatta bazılarına göre onlardan bile daha çok kullanılan ve en keyif veren ulaşım seçeneği ise bisiklet. Üstelik Hollanda’nın başkentinde bisiklet kullanmak, en az diğer ulaşım araçlarına binmek kadar güvenli. Tabi ki bu durum lokalleri ve daha önce şehir içerisinde bisiklet kullanma deneyimi olanlar için. Amsterdam’da bisikletliler trafik ışıklarının olmadığı her yerde yayalardan dahi öncelikli bir hakka sahip. İşte bu sebepten dolayı yaya olarak yürümeyi tercih ederseniz, çok ama çok dikkatli olmalısınız. Çünkü burada o kadar bir alışkanlık kazanılmış ki bisikletliler yayalara çarpma ihtimalleri dahi olsa hızlarını kesmiyorlar ve çok yoğun ve çok hızlı akan bir bisiklet trafiği var.

image0
4) Metro: Merkezden uzak yerleşim yerlerine gitmenin en kolay yolu ise metro. Şehrin farklı bölgelerine ulaşım sağlayan 4 farklı hat bulunuyor. Şehir merkezinde ise kullanabileceğiniz 3 farklı metro durağı var. Bunlar Amsterdam Central, Nieuwmarkt ve Waterlooplein durakları.
5) Otobüs: Amsterdam ulaşım ağı bünyesinde yararlanabileceğiniz bir diğer toplu taşıma seçeneği olan otobüsler, tramvay ve metro seferlerinin sonlandığı gece yarısından sonra şehir merkezinden ulaşımı sağlayan tek toplu taşıma yöntemidir. Otobüslerin Night Shift olarak adlandırdığımız gece vardiya ve rotasyonları farklılık gösterdiği için planlarınızı kontrol ederek yapmanızı öneririz. Aksi takdirde uzak mesafeler için taksiye yüksek rakamlar vermek durumunda kalabilirsiniz.
Amsterdam’ın ulaşım firması olan GVB’nin biletleri GVB tramvaylarında, otobüslerde ve metrolarda kullanılabiliyor. Ayrıca BTM biletleri var. Bunlar ise bus/tram/metro olarak geçmekte ve uzak yerleşim merkezlerine bağlantı sağlayan otobüslerde de geçerli. Satın alırken bu aradaki farka dikkat etmenizi öneririz.

Aşağı ise bilgilendirme amacı ile daha genel ve şehir merkezinde kullanılan ulaşım firması GVB’nin bilet fiyatlarını yazıyoruz:

Tek yön 60 dk geçerli olan bilet
3.20 €
24 saat geçerli olan bilet
8 €
48 saat geçerli olan bilet
43.50 €
72 saat geçerli olan bilet
19 €
7 gün geçerli olan bilet
36.50 €

image00016

Amsterdam’da Konaklama

Booking, Hotels.com, Airbnb gibi siteler üzerinden online rezervasyon yaparak konaklamanızı ayarlayabilirsiniz. Amsterdam konaklama açısından diğer Avrupa şehirlerine göre biraz pahalı ama her zaman olduğu gibi otellere ve hostellere ne kadar erken rezervasyon yaptırırsanız aynı oda için ödeyeceğiniz miktar son anda yapılan rezervasyonlara göre daha düşük olacaktır.

image00011

3 gece kaldığımız Amsterdam ’de biz Nieuwmarkt meydanına çok yakın olan Misc Eat Drink Sleep isimli bir butik otelde kaldık. Hem Amsterdam kanallarını görmek hem de istasyona ve gezilecek yerlere yakın olması açısından küçük ama çok tatlı bir butik otelde kaldık. Havaalanı ulaşımımızı ve diğer kasaba ve şehirlere kolaylıkla geçişimizi sağlayacak merkez tren istasyonuna da yürüyerek 9-10 dakika gibi bir mesafedeydi (yaklaşık 500-600 metre). Her sabah kanalı ve Amsterdam’ın soyut mimariye sahip evlerini görerek uyanmak gerçekten seyahatimizi unutulmaz kılan anlardandı. Ayrıca otelin kahvaltısı da çok lezzetliydi. Serpme kahvaltı tadında birbirinden güzel peynirler, isteğinize göre o an pişirilen yumurtalar ve sıcacık kuruvasan  yanında taze sıkılmış portakal suyu ve kahveniz. Daha ne olsun değil mi ? Ayrıca otelin içerisindeki bar inanılmaz popülermiş, her akşam rezervasyonla çalışıyorlar ve hep içerisi dolu oluyordu. Biz de son günümüz için rezervasyon yaptırdık ve kokteyllerini deneyimledik. Gerçekten şu ana kadar içtiğimiz en güzel kokteyllerden biriydi. Eğer rezervasyon yaptırmak isterseniz diye otelin linkini aşağıya ekliyor olacağız:

https://misceatdrinksleep.com/

image00010

Amsterdam Kanalları

Amsterdam denilince akla şüphesiz UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, şehrin dört bir yanında birbiriyle kesişen su kanalları geliyor. Birbirine köprücüklerle bağlanmış 19 adacıktan oluşan ve sahip olduğu 165 kanalıyla tüm ulaşımın, mimarinin ve yerleşimin kanallar üzerine kurulduğu bir şehir. Şehir merkezini çevreleyen en büyük kanallar Keizersgracht, Prinsengracht, Herengracht ve Singel dörtlüsü. Brouwerscgaht, Bloemgracht ve Leliegracht ise küçük kanallardan bazıları.

Amsterdam ticaret için suyollarına bağımlı bir şehir. Hollanda’nın kuzeyinde yer alan Amsterdam IJ Nehri üzerine kurulu. Amstel Nehri’nin ikiye ayırdığı ikiye ayırdığı şehirde yaşamın temelini Kuzey Deniz kanalı oluşturmakta. Hatta Amsterdam’ın ismi de buradan gelir, kanalla daha sonrasında insan gücü işçiliği ile yapıldığı ve Amstel Nehri’ne bağlandığı için, şehrin ismi Amstel ve Dam kelimelerinin birleşiminden Amsteldam iken zamanla okunuşu daha kolay olduğu için Amsterdam kelimesine evrilmiş.

image2

Kanallar arasında yürüyüş yapmak, yüzen evleri fotoğraflamak çok keyifli. Ayrıca tren istasyonu önünden kalkan ve yaklaşık 75 dk süren teknelerle de kısa bir bot turu yapabilirsiniz. Biz Amsterdam Boat Center firması ile keyifli bir gündüz turuna katıldık. Yaklaşık 90-100 yıllık tarihi bir botla, Amsterdam’ın sokaklarını, tarihi binalarını bir de bu gözle gördük. Kişi başı 25 Euro olan bot içerisinde ücretsiz çay ve kahve ikramı da vardı.

Ayrıca bizim gittiğimiz dönemde Amsterdam Işık Festivali vardı. Bu yıl 28 Kasımda başlayan ve 19 Ocak’a kadar devam edecek festival genelde Aralık ve Ocak ayları boyunca devam ediyor. Hollanda ve dünyanın farklı ülkelerinden sanatçı, tasarımcı ve mimarlar tarafından hazırlanan ışık gösterilerinin yapıldığı festivalde 20 farklı ışık gösterisi vardı. Ünlü kanalların ve çevresindeki yapılan bu ışıklı gösterileri bizim gibi bot turları ile izlemek ve eserlerin arkasında yatan anlamları kaptandan öğrenmek en güzeli. Akşam ışık festivali turunda ise seçtiğimiz firma Holly Boat firması oldu, ücret içerisine ayrıca 2 tane alkollü ve alkolsüz içecek dâhildi. Biz gerçekten çok keyifli anlar geçirdik. Turistik vb diye düşünmeyin ve gitmişken mutlaka bir kez de olsa bot turuna katılın deriz.

image00025

Amsterdam Gezilecek Yerler

Amsterdam bize göre en az üç günü hak eden bir şehir. Gezilecek yerler birbirine çok yakın olmasına karşın çok fazla olmasından dolayı ve özellikle önemli birkaç müzesine girecekseniz iki güne sığmıyor. Amsterdam ’de ana gezilecek yerler ise şu şekilde:

Dam Square: Amsterdam’ın adını aldığı Dam Meydanı hem konumu hem de içerisinde bulundurduğu tarihi ve turistik yapılardan dolayı şehre giden her turistin mutlaka uğradığı bir meydan. Şehir merkezi olması sebebi ile neredeyse her yolun meydana çıktığı Dam meydanı tren istasyonuna yürüyerek 5 dakikalık bir mesafede bulunur. Meydan içerisinde gezebileceğiniz önemli yerler ise şu şekilde:

25536580226_a51191fea8_k

Kraliyet Sarayı (Konninklijk Sarayı): Napolyon’un kardeşi Louis Bonaparte tarafından 4 yıl boyunca saray olarak kullanılan bu bina aslında 1648 yılında Campen tarafından belediye binası olarak tasarlanmıştı. Sembolik öğelerle dolu olan saray aslında ‘Yurttaşlar Salonu’, ‘Güç ve Bilgelik Figürleri’, ‘Adalet ve Barışı sağlayan Apollo tasvirleri’, ‘Ikarus’ın düşüşünü gösteren rölyef’ ve Rambrandt’ın öğrencileri tarafından yapılan çeşitli resimler, kabartmalar ve heykeller ile Amsterdam’ı n gücünün doruğunda olduğu yılları son derece başarılı bir şekilde yansıtıyor. Günümüzde ise sadece önemli törenler için kullanılmakta.
Niuewe Kerk (Yeni Kilise): 16. YY ’da yapılan bu kilise şehirdeki diğer popüler olan Oude Kerk (Eski Kilise) ye göre daha yeni olduğu için bu şekilde adlandırılmıştır. 1814 yılından beri Kraliyet etkinliklerine ev sahipliği yapan kilise aynı zamanda uluslararası sergilere de ev sahipliği yapmaktadır.
National Monument (Ulusal Anıt): 1956 yılında ve özgürlüğü simgeleyen bu anıt II. Dünya Savaşı’nda ölen Hollandalıların anısına yapılmıştır. Yaklaşık 22 metrelik bir dikilitaştır.

IMG-3362

Madame Tussauds Museum (Balmumu Müzesi): Londra’daki Madame Tussauds Müze’sinin bir şubesi olan bu müze geçmişte ve günümüzde yaşayan sinema, spor, bilim, basın… alanlarında ün yapmış kişilerin çok gerçekçi balmumu heykellerinin sergilendiği bir yerdir. Giriş ücreti biraz yüksek olan bu müzeye girmek isterseniz biletlerinizi online dan almanızı tavsiye ederiz, lakin girişte sıra beklemekle çok zaman kaybetmeyin. Biz ilk gelişimizde IAMSTERDAM kartı aldığımızda girmiştik. Eğer IAMSTERDAM kartlarından alırsanız ekstra bilet ücreti ödemenize gerek kalmıyor.
Begijnhof: Burası Amsterdam’da yer alan ve önemli tarihi bölgelere ev sahipliği yapan bir avlu, 1300’lü yıllarda inşa edilen bu evler aslında rahibelerin yaşadığı ve ev sahibi olduğu bir bölgeyken sonrasında ibadethane olarak hizmet vermiş. Sonrasında ise yaşlılar için barınak, yoksullara eğitim, hastalara bakım gibi hizmetler vermiş. Evlerin en ünlüsü ise 34 numarada yer alan Het Houten Huis’dir. Begijnhof’a giriş tamamen ücretsiz olmasına rağmen bölgeyi gezmek ve fotoğraf çekinmek istiyorsanız bölgenin kullanıma açık olduğu saatlere dikkat etmelisiniz.

images (4)

Bloemenmarkt (floating flower market): Amsterdam’ın hemen her yeri hareketli yalnız burası bambaşka. Dünyaca ünlü ve hatta ‘Dünya’nın suda yüzen tek çiçek pazarı’ unvanına sahip Amsterdam Çiçek Pazarı mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri. Flamanca’da Bloemenmarkt olarak bilinen bu Pazar yaklaşık 15-20 tezgâh ve dükkanlardan oluşan başta lale olmak üzere her türlü çiçek ve bitkiyi bulabileceğiniz bir Pazar. Ayrıca birbirinden güzel ve farklı turistik hediyelik eşyaları da burada bulabilirsiniz. Biz buradan hem hediyelik alışverişimizi yaptık hem de lale soğanları satın aldık. Bakalım lale soğanlarımız hangi renk çiçek verecek, duyduğumuza göre üzerindeki renklerde çıkmıyormuş J

Museuum van Loon: 17. yüzyılın Amsterdam’ına doğru keyifli bir yolculuğa çıkmak isterseniz rotanızı şehrin önemli müze evlerinden biri olan Van Loon Müzesine çevirmeniz gerekecektir. Amsterdam’ın tam kalbinde Keizersgracht’ta bulunan bu kanal evi, şehirde ziyaret edebileceğiniz en güzel kanal evlerinden biridir. Van Loon ailesinin yaşamına ve Amsterdam’daki ev yaşamı kültürüne tanıklık edebileceğiniz müzenin giriş ücreti ise 9 Euro şeklinde.

images (3)

Anne Frank House: Daha önceki gidişimizde girdiğimiz etkileyici bir hayat hikâyesine sahip Anne Frank’in evi, günümüzde müze olarak hizmet vermekte. II. Dünya Savaşı sırasında ölen 100 bin Hollanda Yahudi’sinden biri genç kız Anne Frank’in toplama kamplarına götürülmeden önce ailesi ve Val Pels ailesi ile birlikte 25 ay boyunca bu evde saklandığı sırada kitap olarak basılan ünlü günlüklerini bu evde yazması burayı çok daha önemli kılmakta. Evin içerisinde iş yerlerini, atölyelerini ve saklandıkları odalar ile bazı gizli bölmeleri göreceksiniz. Gerçekten çok etkileyici ve o yaşanmışlığı hissedeceğiniz bu müze must-see görülmesi gereken yerlerden biri.  Bilet fiyatları ise yetişkinler için 10 € şeklinde. Mevsimine göre ise müze faaliyet saatleri aşağıdaki gibidir:

1 Nisan-1 Kasım (Yaz Sezonu)
09:00-22:00
1 Kasım-1 Nisan (Kış Sezonu)
09:00-19:00
*Kış sezonunda sadece Cumartesi günleri kapanış saati 19:00 yerine 22:00 olmakta.

images (2)

Red Light: Özgürlükler ülkesini denilmesinin temel sebeplerinden birisi de bu bölge aslında. Hem eğlence tutkunları hem de kültür turlarına meraklı bireyler için Amsterdam’ın en popüler bölgelerinden biri. Bölgenin temelleri 1270 yılından sonra Damrak’a liman kurulması ile atılmış. Denizcilik faaliyetlerinin artması sonucunda bu bölgedeki evler, fahişeler ve göçmenler tarafından kullanılmaya başlanmış. Tavernalarda eğlenmeye gelen denizcilerin ilgi göstermesi sonucu fuhuşun ve uyuşturucunun yaygınlaşması ile De Wallen, Amsterdam’ın Kırmızı Fener Mahallesi haline gelmiş. Bölgede suç oranlarının artmasını önlemek için de seks işçiliği ve uyuşturucu kullanımı devlet tarafından kontrol altına alınmış.

20. yy sonlarına doğru Red Light District günümüzdeki şekline kavuşmuş. Yenilenen sokakları ve evleri sayesinde eski karanlık görünümünden uzaklaşan bölgede bugün hafif uyuşturucuların satıldığı coffeshop’lar, erotik içerikli eğlence merkezlerinin yanı sıra çok sayıda yeme-içme mekanını barındıran bu bölge Amsterdam’a gelen gezginlere farklı bir deneyim yaşatıyor.

image00018

Vondelpark: Amsterdam’ın en popüler ve en büyük parklarından biridir. İlk açıldığı zamanlar (1864 yılında) Amsterdam’ın kıyısında yer alan bu park, şu an şehrin merkezinde yer almaktadır. Her yıl yaklaşık 10 milyon ziyaretçiyi ağırlayan parkta 100 tür ağaç, geniş bir bitki çeşitliliği, bir orkestra sahnesi, gül bahçesi ve birçok ev kuşuna ev sahipliği yapan küçük göller bulunur. Park yaz ayları boyunca düzenli olarak ücretsiz konserlere ve özel olarak tasarlanmış açık hava tiyatrosunda tiyatro gösterilerine ev sahipliği yapar. Henüz sıcak mevsimde gitmediğimiz için Vondelpark’ta doya doya keyif yapamasak da içerisinde yaptığımız kısa yürüyüş ve geziler gerçekten bizi bambaşka dünyalara götürmeyi başardı.

image00027

Rijksmuseum: Henüz girme fırsatı bulamadığımız Rijks Müzesi Hollanda’nın en büyük ve en önemli müzelerinden birisi. 7 milyondan fazla eserden oluşan bu sanat müzesinin en önemli özelliği sahip olduğu koleksiyonun önemli bir kısmının Hollanda sanatına ve hatta özellikle Hollanda resim sanatına ayrılmış olması. Müzede yer alan en önemli eserler ise şu şekilde:

Rembrandt’ın 17. yy’da bir grup milisi resmettiği ‘Gece Bekçileri’, yine Rembrandt’ın ‘Yahudi Gelin’i, oğlunu bir kesiş olarak resmettiği ‘Kesiş Elbiseleri İçindeki Titus’un Portresi’ ve kendisini bir havari olarak resmettiği oto portresi ‘Havari Paulus’.

Müze dışında önündeki meydan her zaman çok hareketli ve eğlenceli bir bölge. Müzeye girmeyecek olsanız bile mutlaka oraya gidip, oradaki parkta oturmalısınız. Özellikle kışları müze önünde büyük bir buz pateni alanı ve noel pazarları kurulmakta. Her zaman burada buz pateni kurulduğu zaman gidip orada müzenin ihtişamlı binası karşısında buz pateni yapmak istemiştik. Ve işte o hayalimizin gerçeğe dönüştüğü anlar:

 

De Oude Kirk:  Amsterdam’ın en eski ve en büyük kilisesi Oude Kirk, Red Light bölgesinde yer almaktadır. Kilisenin geçmişi 13. yüzyıla kadar uzanır, şu an gördüğümüz gotik yapı ise 14. yüzyıldan kalmadır ve tek nefli kilisenin bazilikaya dönüştürülmesi ile oluşturulmuştur. Kilisenin en dikkat çekici kısmı ise Büyük Piyanosudur. 1724 tarihli Jan Westerman’ın meşe kasalı orgu sekiz körüklü ve 4000 boruluktur. Org, meşe kasası, ahşap heykelleri ve oymaları ile dikkat çekmektedir. Giriş ücreti 5 Euro olan kiliseye Dam meydanından çok kısa bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz.

images (1)

Van Gogh Museum: Amsterdamdaki en ünlü müzelerden bir diğeri de çılgın dahi Van Gogh’a adanmış Van Gogh müzesi. 30’lu yaşlarından sonra başladığı resim sanatına 900’ün üzerinde eser veren ancak hayattayken sadece bir tanesini satabilen ünlü ustanın resimleri, taslak çizimleri ve kardeşi Theo Van Gogh’a yazdığı binlerce mektubun sergilendiği, bunların yanında kendisinden etkilenen ressamların da eserlerinin bulunduğu Amsterdam’ın diğer görülmesi gereken müzelerinden biridir. Müzede yer alan en önemli eserler ise şu şekilde:

Usta renk kullanımı ile ‘Günebakanlı Vazo’ isimli natürmortu, fakir köylüleri resmettiği ‘Patates Yiyenler’, kendine özgü bir teknikle oluşturduğu ‘Les Saintes Maries de la Mer’e Plajda Balıkçı Tekneleri’ ve ustalığın sadelikten geldiğini gösteren ‘Arles’deki Yatak Odası’ isimli eserler.

image00026

Amsterdam ’de Yeme-İçme

Amsterdam yeme-içme anlamında asla zorlanmayacağınız, farklı mutfaklardan binlerce restoran ve cafeye ev sahipliği yapan bir şehir. O yüzden önce neler denemeniz gerektiğinden biraz bahsedip, daha sonrasında bizim deneyimlediğimiz restoran ve cafelerden bahsetmek istiyoruz. Çünkü dediğimiz gibi birbirinden tatlı cafelere ev sahipliği yapan bu şehirde yok yok. Öncelikle Kuzey Avrupa ülkelerinden Belçika ve Hollanda’da her yerde görebileceğiniz ve tatmadan dönmemeniz gereken üç şey var. Bunlar fries (patates kızartması), waffle ve kendi ülkelerine has biraları. Amsterdam’ın en ünlü biraları Heineken ve Amstel. Her ikisi de zaten Türkiye’de satılıyor. Bunlar dışında sağlıklı yemek yiyebileceğiniz avocado toast (avokado tost), salad bowl (salata kâsesi), acai bowl (bol proteinli meyveli yulaflı kâseler) içeren mekânlar ile burger yiyebileceğiniz mekânlar çok fazla ve popüler. Ayrıca her ülkede olduğu gibi kurtarıcı İtalyan restoranlarını da neredeyse her sokakta görebilirsiniz. Peki, biz hangi restoranı ve cafeleri deneyimledik?

image00024

Vegan Junk Food Bar: Amsterdam içerisinde birden fazla şubesi olan vegan sağlıksız kızartma yiyeceklerini bulabileceğiniz bir restoran burası. Çok popüler olduğu için kapısında sıra bekleten ve fiyatları bir tık ortalama üstünde olan bir yer. Özellikle tatlı patates kızartmalarından ve vegan burgerlarından denemelisiniz. Ayrıca kokteylleri de çok lezizdi.

image00028
Moak Pancakes: Burası da adından anlayacağınız üzere bir pancake cenneti. Bizim gibi tatlıyı çok seviyor ve güne tatlı ile başlamak istiyorsanız önerebileceğimiz tatlış bir kahvaltıcı. Menüsünün en alt kısmında özellikle oraya özel bir pancake listesi var, biz seçimlerimizi onlardan yapmıştık ve hiç pişman olmadık. Böğürtlen, frambuaz ve yaban mevsimi de pancakelere çok yakışmıştı. Evde hemen deneyeceğiz.

IMG-4935
Ted’s Place: Amsterdam’da gittiğimiz hem yemek hem de içkiler anlamında bizi kendisine hayran bırakan bir mekân oldu burası. Vondelpark’a yakın olan ve biraz merkez dışında kalmasına rağmen kesinlikle avokado tostları için gitmeniz gereken yerlerden birisi.

image00020
Van Wonderen Stroopwaffles: Bildiğiniz üzere Amsterdam waffle ı diye bir gerçek var ve oraya kadar gitmişken denemeden dönmek olmaz diyor hem Instagramlık hem de çok fazla çeşitlere sahip Van Wonderen dükkânlarından birine giriyoruz. Yine birden fazla şubesi olan ve sadece waffle satan bu dükkânda biz karamelli ve krokantlı olanlarının tadına baktık. Ayrıca hediye olarak satın alabileceğiniz çok tatlı waffle kutuları da var. Bu arada eğer Amsterdam waffle’ının tadını deneyimlemek istiyorsanız ülkemizde BİM marketlerinde de satılıyor, tatları da çok benzer.

image00017
Van Wonderen Frieten: 4. maddede bahsettiğimiz yerin hamburger ve patates kızartması satan şubesi burası, özellikle kızartmaların üzerine koydukları soslar, cheddarlar, parmesanlar kızartmalara öyle bir hava katmıştı ki, kesinlikle tadına bakmanız gereken yerlerden.
Bonus: Zamanımız olmadığı için listemizde olan ve gitmek istediğimiz birkaç yeri de sizinle paylaşalım.

Bagel& Bean, Pluk Amsterdam, Ree7, Polaberry, W Amsterdam otelinin terasındaki restaurant

image00023

Amsterdam’a kadar gitmişken yapmadan dönmemeniz gereken 8 madde;

1)  Bol bol kanallar kenarında yürüyüş yapın, özellikle de Jordaan, de Pijp ve de Negen Straatjes mahalleleri çok tatlı sokaklara ve cafelere ev sahipliği yapmakta.

2)  Mutlaka Bot Turu yapın, gündüz turistik bot turlarının yanında eğer Amsterdam Işık Festivali zamanı giderseniz akşam bot turlarına da katılabilirsiniz. Biz gündüz turu için Amsterdam Boat Center ı, ışık festivali için ise Holly Boat firmasını tercih ettik ve her ikisinde mükemmel zaman geçirdik.

3) Vondelpark’ta yürüyüş yapıp, bol temiz havanın keyfini çıkarın.

4) Bisiklet kiralayın ve şehri yerlileri gibi bisikletle gezin. Yalnız çok dikkat etmelisiniz bisiklet trafiği fazlasıyla yoğun.

5) Müze gezmeyi seviyor ve önemli eserleri görmekten keyif alıyorsanız, Van Gogh Müzesi, Anne Frank Evi ve Rijskmuseum’a girin.

6) Amsterdam’a özgü waffle, fries ve biraların tadına bakın.

7) Çiçek pazarına gidip bol bol stant gezin, farklı bitki ve çiçeklere bakıp eve götürebileceğiniz ve yetiştirmek istediklerinizden satın alın.

8) Eğer zamanınız varsa yakınlarındaki kasabalara gidin. En popülerleri Zaanse Schans, Volendaam, Edaam, Zandaam, Marken ve tabi ki Giotheorn (her ne kadar mesafesi biraz uzak olsa da).

Zaanse Schansdan birkaç fotoğraf;

image00014image00012image00007

Yorum bırakın